Kadıgil: Böyle yaşamak zorunda değiliz
14 Mayıs seçimleri nedeniyle siyasiler propaganda konuşmalarını TRT’den yaptılar. Türkiye Kurmay Partisi (TİP) Sözcüsü Sera Kadıgil yaptığı konuşmada, “Bu ülke çok daha güzel bir yaşamı hak ediyor arkadaşlar. O hayatın anahtarı 14 Mayıs’ta mühürlenecek ve sizlerin elinde kalacak. İyiliği kötülüğe tercih edin. Dinleyin” size söylenen yalanlar değil iç sesiniz.Türkiye İşçi Partisi Emek ve Özgürlük İttifakı içinde seçime girdiği için baraj sorunu yaşamıyor.Attığınız her 70-100bin oyda bir milletvekiline dönüşecek. Millet düşmanlarına karşı milletvekili olun.Partisine verin, çünkü Türkiye İşçi Partisi sizin, Meclis sizin” dedi.
Kadıgil’in konuşması şöyle oldu:
SENİ ARAYACAĞIM : Bizim vergilerimizle yayın yapan bu kanala asla doğru söyleyenleri koymamalarına şaşırabilirsiniz ya da bu ekranda genelde bağırıp çağıran erkekler gördüğünüz için. Ama lütfen şaşırmayın, kadınlar da milletvekili olabilir, ülkeyi yönetebilirler. Aslında bayanlar her şeyi yapabilir ama her şeyi yapabilirler. O yüzden diğer siyasetçilerin hiç umursamadığı kardeşlerime sesleniyorum. Çocukluğunu, hayatını çaldıkları bacım evet sen, ben seni arayacağım. Büyüyememişsin, büyüyememişsin, muhtemelen büyüyememişsin çünkü eksiklikten düzgün beslenemiyorsun. Yetiştirmeniz gereken mama ve bezler çalınmasın diye marketlerde kelepçelenirdi ama yöneticiler öylece oturup izlerdi. Sizden çaldıklarıyla güçlü olanların çocukları ejder meyvesiyle beslenirken, size bir elma görmüşler. İlkokul çağına geldiğinizde bu kadar çok spor salonu ve müzik odalı okul beklemeyin, onlar size göre değil, 60 kişilik sınıflar nasibinize düşmüş. Susuz matarada bir su 5 lira, açsanız bir tost 20 lira, eve koydukları yemek artık sadece bir kuru ekmek, anne babanız çaresiz elde veya avuçta değil. Böyle bir yokluğun sorumlusu ülkeyi yönetenler değil ama yanınızda oturan muhacir çocuk “Kızacaksanız kızın ona” dedi. Ya da isteyip de okula gitmene izin vermediler.
BU ÜLKEDE HERHANGİ BİR ŞEY ELDE ETMENİN TEK YOLU BAŞKA HİÇBİR ŞEY ELDE ETMEMEKTİR: Son 20 yılda çocukken anne olmaya zorlanan 500 bin kızdan birisiniz herhalde. Kim bilir son 20 yılda okulları kapatılan 20 bin köyde doğdunuz. Taşımalı eğitim ile kilometrelerce yol kat edenlerden birisin. Ya da ilk andan itibaren 10-0 geriden başlayıp bilmediği bir dilde okuma yazma öğrenmeye çalışmak istiyordu içinden. Muhtemelen üniversite çağındasın, kendini zar zor bir kampüse attın. Yurt bulmak ya da arkadaşlarınızla bir eve gitmek artık sizin için nostaljik bir hikaye. Katar reislerinin para basıp bir anda 50 daire aldığı şehirlerde size yer kalmadı. Kuş uçar kervan geçmez, havalimanlarına milyarlarca lira akıtanlar, mezhep ve cemaatlerin evlerine mahkûm edilmenizi istedikleri için size yuva görmüşlerdir. Enes Kara gibi birçok gencin hayatını söndürdüler. Okulu bu kurallarla bitirebilsen bile sana bir gelecek bırakmadılar. Her zaman ‘yeterince çalışırsan olur’ derlerdi. Senin çok çalışmadığını görünce şimdiden 40 yaşında olmanı istediler. Ne de olsa, senin için gördükleri ortalama hayat bu. Uyanın, çocukları uyandırın, kahvaltılarını yapın, eşinizin gömleğini ütüleyin, işe gidin, en az 10 saat çalışın. Fazla mesai ücreti alamıyor, işten atılmamak için sendikalı bile olamıyor. İşten çık, pazara git. Çocuğa süt alacaksanız kendinize alacağınız pedi, evinize kıyafet alacaksanız çocuğa alacağınız sütü bırakın. Çünkü bu ülkede bir şey almanın tek yolu başka bir şey almamaktır. Marketten poşetle çıkın, verdiğiniz paraya inanmadan otobüse sırtınızı dayayın tacizci olmasın.
HAYATINIZIN KEYFİNİ ÇIKARIN Kİ ONLAR SİZİ MUTLU ETsinler: karanlık mı Yeterince hızlandırmanız gerekiyor. Şimdi sokağın ortasından biri çıkıp sizinle ilgilense ‘O saatte orada ne işi vardı’ diyecekler. Sırtınızdaki bıçakla, elinizdeki mezuranın uzunluğunu ölçerler. Olursa hemen evine git, yemeği hazırla, sofrayı kur, sofrayı topla, çay demle, çocukları uyut, evini topla, ertesi sabah 6’da ve sonra tekrar. Bir gün ayrılmak istedi ve öldürüldü. Belki bir plazanın 8. katında, belki mevsimlik işçi olarak tarlada, belki bir marketin kasasında… Belki de evlerinden hiç çıkmadan önce çocuklarını, sonra torunlarını bekleyerek bir ömür geçirmek istiyorlar. . “Aynen öyle” derler size utanmadan. Yaşamak için değil, hizmet etmek için varsın ve ses çıkarma. Kafalarımızın size vaat ettiği hayat bu değil. Yeterince şanslıysan nefes alarak yaşlanmak. Meğer bu dünyanın en hoş ülkelerinden birinde doğmuşsun. Bu ülke, bu dünya hepimize yetecek kadar bereketli. Peki neden bu topraklarda azımız tok, çoğumuz fakiriz? Çünkü güzel oynuyorlar kardeşim. Sizden beni, emeğinizi, geleceğinizi, hayatınızı çalıyorlar. Onlar sürsün diye hayattan acı çekiyorsun. Sonra din ve milleti düşünüyoruz diyerek utanmadan karşınıza çıktı. Ne zaman sizden, vatandan, milletten, ezan bayrağından söz etmeye başlasalar şunu unutmayın lütfen bu ülkenin en güçlü 13 insanının servetine ulaşmak için 44 milyon insanın nesi varsa onu da ortaya koymak gerekir. avuçlarında. Çünkü bizi yönetenler bizim değil, bir avuç paranın kölesidir.
HAFTADA EN ÇOK 5 GÜN, GÜNDE EN AZ 7 SAAT ÇALIŞTIĞINIZ BİR GELECEK İNŞA EDECEĞİZ: Bunu görmemen, bilmemen, düşünmemen için her şeyi yapıyorlar. Şimdi dışarı çıkıp kendinize bir dondurma alırsanız örneğin bunun üçte biri önünüzde devletin gıda vergisi olduğunu bilin. Bunun sana bir okul hastanesi yapmak olduğunu düşünme. Dolar çöpe gitmesin diye sizden aldığı vergiyi onlara verecek… İşte Türkiye İşçi Partisi yani TİP, sizden çalınan her şeyi geri almak ve hak ettiğiniz geleceği inşa etmek için var canım Erkek kardeş. Bu şekilde yaşamak zorunda olmadığını biliyoruz. Bu şekilde yaşamak zorunda değiliz. Üç tarafı denizlerle çevrili bu ülkede bir gün bile yüzmeden yaşlanmanıza izin vermeyeceğiz. ‘Yapamazsın’ diyenlere inat başaracağız. Kirayı düşünüp uyuyamadığınız, ilk depremde yıkılmayacağınızı bildiğiniz evinizde elektriğin, suyun, doğalgazın, internetin ve tüm eğitim ve sağlık hizmetlerinin ücretsiz olduğu mutlu bir yaşam kuracağız. . Plaza çalışanından, çiftçisine, hekiminden, oyuncusuna, metal işçisinden mühendisine kadar tüm emekçilerin haftada maksimum 5 gün, günde maksimum 7 saat çalışacağı, çocuk işçiliğinin, işsizliğin olmadığı bir gelecek kuracağız. , emekli olduğunuzda hak ettiğiniz gibi seyahat edebileceğiniz bir yer.
BİZDEN SAKLADIKLARI HER ŞEYİ GERİ ALACAĞIZ. : Bizden çaldıkları her şeyi birer birer geri alacağız ve üretimi, tarımı, kaynaklarımızı işverenlerin kaynaklarına göre değil, hepimizin ihtiyacına göre planlayacağız. Dinin bir baskı aracı olarak kullanılmasına, siyasette kullanılmasına, Cumhuriyetin ilerici kazanımlarının birer birer elinden alınmasına dur diyeceğiz. Laikliği mutlaka kazanacağız. Üniversiteleri kayyumdan, eğitimi, devleti tarikatlardan temizleyeceğiz. Ülkemizi gençlerin gitmek için can atmayacağı, kalacağı, özgürce yaşayacağı, okul şenliklerinde, gençlik şenliklerinde coşacağı bir yer haline getireceğiz. Basının, bilimin, sosyal medyanın, kültür ve sanatın önündeki baskıları yıkacağız. Bu ülkede sadece sizlerin değil, sizden sonraki çocukların da rahat nefes alması, hayvanları sevmesi, ormanlarda yürümesi için var gücümüzle çalışacak, onların gerçekleştirdiği vahşi katliamların, dönüş yapanların karşısında duracağız. iklim krizini bile kâra dönüştürüyor, hayvanlara yönelik her türlü mağduriyeti yaşıyor. Size özellikle sesleniyorum; Bu ülkede mutlaka toplumsal cinsiyet eşitliğini kuracağız. Kadın düşmanlığına, kadın cinayetlerine, şiddetin her türüne, kadına ikinci sınıf insan muamelesine karşı mücadele edeceğiz. Hemen İstanbul Sözleşmesi’ne dönecek, dönmemek için kırk takla atanların karşısında duvar olacağız. Her mahallede ücretsiz ve nitelikli kreşler açacağız, ev bakımının yükünü olması gereken yerde devlete yükleyeceğiz. Kadın olmayı ve LGBTİ+ olmayı hakaret sayan ataerkiyi yıkacağız, toplumsal cinsiyet eşitliğini mutlaka sağlayacağız. Etnik, dinsel, mezhepsel, cinsiyetçi hiçbir ayrımcılığa ve engellileri yok sayan sağlam bir anlayışa izin vermeyeceğiz. Kimden gelirse gelsin bu topraklarda yaşayan halklar arasına ekilen nefret tohumlarının, baskı ve savaş politikalarının, şiddet eylemlerinin karşısında duracağız. Bizi bölmelerine ve yönetmelerine izin vermeyecek. Kim ne derse desin halkların kardeşliğini savunacağız. İçeride sıkışıp kaldıkça, dışarıda tüm dünyayla savaşmasını bilenleri durduracak, yurtta sulh, cihanda sulh sağlayacağız. Bilin ki bütün bunları yapabilmek için başta çocukluğunu çalmış olması yetmezmiş gibi 14 Mayıs’ta Recep Tayyip Erdoğan’dan hem de utanmazca mücadele eden saray rejiminde mutlaka kurtulacağız. geleceğini çalmak.
BU ÜLKE ÇOK DAHA FAZLA YAŞAMAYI HAK ETMEKTEDİR: Unutma ve korkma, bir kez halkın egemenliğini saraydan aldığımızda yine başaracağız. ‘Yapamazsın, yapamazsın, istesen de değiştiremezsin’ diyenlere inanmayın. Değiştirebileceğinizi bilin, değişebileceğimizi bilin, değişeceğimizi bilin. Önce geleceğimizi çalanlardan kurtulacağız, sonra onların çaldıklarının hesabını soracağız, sonra hep birlikte aydınlık bir hayat kuracağız. Bu ülke çok daha iyi bir yaşamı hak ediyor arkadaşlar, o yaşamın anahtarı 14 Mayıs’ta mühürlenecek ve sizlerin elinde kalacak. Kötüye karşı iyiyi seçin. Size söylenen yalanları değil, iç sesinizi dinleyin. Türkiye İşçi Partisi, Emek ve Özgürlük İttifakı bünyesinde seçime girdiği için baraj sorunu yaşamıyor. Vereceğiniz her 70 ila 100 bin oy, Meclis’te milletvekiline dönüşecek ve halk düşmanlarının karşısına dikilecektir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu’na, Meclis seçiminde de halkın gerçek sesi olan Türkiye İşçi Partisi’ne oy verin. Çünkü Türkiye İşçi Partisi sizin, Meclis de sizin. (HABER MERKEZİ)
