Kesk’ten TÜİK ve İstanbul’da Yükseliş Protestosu: “Sahte veriler açıklandığı için bugün yapılan artışlar 1-2 ay içinde iade edilmeyecek”
Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şube Platformu üyeleri, Şişli’de Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) memur ve emekli maaş artışlarını belirleyen enflasyon verilerini ve bu verilere dayanılarak yapılan maaş artışlarını protesto etti. . Platform Transfer Sözcüsü Fadime Kavak Sevim, “TÜİK önümüzdeki günlerde sahte enflasyon rakamları açıklamaya devam ederken, adaletsiz gelir vergisi dilimleri devam ederken, TL döviz karşısında değer kaybederken bugünkü artışların 1-2 ay sonra hiçbir değeri kalmayacak. Tüm maaşlarımız ve ücretlerimiz yoksulluk sınırına ulaşacak.” “Yoksullukta ve sefalette eşit olmak istemiyoruz, hak ettiğimiz refahta birlik olmak istiyoruz” dedi.
KESK İstanbul Şubeler Platformu üyeleri, TÜİK’in memur ve emekli maaş artışlarını belirleyen enflasyon verilerini protesto etti. Şişli Cevahir Alışveriş Merkezi’nde düzenlenen gösteride “Rakamlar yalan, yoksulluk gerçek” yazılı pankart açıldı ve “Devletten zam alın, harekete geçin”, “İnsanca bir yaşam istiyoruz”, “Yapacağız” gibi sloganlar atıldı. Sefalete teslim olmayın” sloganları atıldı. KESK İstanbul Şubeleri Platformu Transfer Sözcüsü Fadime Kavak Sevim, “Yoksulluk sınırının üzerinde tek kalem maaş istiyoruz” ve “TÜİK verilerine göre yoksullaşıyoruz” ifadeleriyle dövizlerin taşındığı harekette hazırlanan ortak açıklamayı okudu.
Fiyat artış yağmurlarının her ay yoğunlaşarak kasırgaya dönüştüğü zorlu bir yılı geride bıraktıklarını vurgulayan Sevim, şöyle konuştu:
“MAAŞLARIMIZ BULANMAYA DEVAM EDİYOR: Ülkeyi yönetenler “İşçiyi, memuru, emekliyi enflasyona sokmadık” şeklinde konuşmalar yapsa da reel fiyatlarımızın ve maaşlarımızın hızla buharlaştığı bir süreci yaşamaya devam ediyoruz. Çünkü bu ülkede yıllardır maaşlarımız ve fiyatlarımız TÜİK’in açıkladığı enflasyona göre artıyor. TÜİK açıkladığı rakamlarla çarşıda, markette, mutfakta yaşadığımız enflasyonun en az yarısını kara delik gibi yutuyor. TÜİK’in bu sanal verileri, emekçisinden asgari ücretlisine, kamu çalışanından taban ücretlisine kadar hepimiz için fiyat artışlarına temel olarak kullanılıyor. Yani TÜİK, geçimini emekle sağlayan toplumun her kesiminin maaş ve ücretlerinin artırılmasında patron konumuna gelmiştir. Dolayısıyla yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile TÜİK’in sanal enflasyonu arasındaki uçurum büyürken, satın alma gücümüz her geçen gün azalıyor, yoksulluğumuz artıyor. Her yıl aynı oyun sahneleniyor. Sadece son üç yıla baktığımızda bile maaşlarımızın ve fiyatlarımızın ne kadar taviz verdiğini görüyoruz.
TÜİK’İN ENFLASYONU ARTIŞ FIRTINASINDA YÜZDE 85’İ AŞTI: Yıl 2021. Bağımsız ekonomistlerden oluşan Enflasyon Araştırma Kümesi’nin (ENAG) verilerine göre 2021 enflasyonu yüzde 83 olarak açıklandı. TÜİK’in açıkladığı oran ise yüzde 36 ile bunun yarısından bile azdı. Yıl 2022. Fiyat artış fırtınasının hiç dinmediği koşullarda TÜİK yıllık enflasyonu Ekim ayı itibarıyla yüzde 85’i aştı. Artış yağmuru devam etse de TÜİK Aralık ayında yıllık enflasyonu yüzde 64 olarak açıklamıştı ancak ENAG verilerine göre 2022 enflasyonu TÜİK verilerinin 73 puan üzerinde yüzde 137 olarak gerçekleşti. Yıl 2023. Hükümet bir önceki Orta Vadeli Programda yüzde 8 olan enflasyon hedefini yüzde 24,9’a çıkardı. Yılın ilk aylarında bu hedefe ulaşılamayacağının netleşmesi üzerine hedef Temmuz ayında iki kattan fazla artırılarak yüzde 58’e çıkarıldı. Bunun işe yaramayacağı görülünce 6 Eylül 2023’te açıklanan Orta Vadeli Program’da enflasyon hedefi yüzde 65’e çıkarıldı. ENAG, 2023’te enflasyonun yüzde 127 artarak TÜİK rakamını ikiye katlayacağını açıkladı.
TÜİK RAKAMLARINA GÖRE BİLE DÜNYADA ENFLASYONUN PİRİNDEYİZ: Bütün bunlara rağmen 3 Ocak’ta açıklanan ‘Yıllık enflasyon yüzde 64,77’ bilgisinin ardından hükümet sözcüleri hiç sıkılmadı. “Hedefimiz yüzde 65’in altında” diyorlar. Kısacası sene başında enflasyon hedefini kademeli olarak 2,5 kat artıranlar, yılsonunda ‘Bu hedefin 0,23 puan altındayız’ diyerek hepimizle dalga geçiyor. Ancak ülkemiz TÜİK’in bu sanal rakamlarına göre bile enflasyonun en yüksek olduğu ülkeler listesinde liderliği kimseye bırakmıyor. OECD enflasyon ortalaması yüzde 5,5 iken Türkiye’de enflasyon TÜİK’in çarpık rakamlarına göre bile bunun yaklaşık 12 katına ulaştı. 36 ülkenin üye olduğu OECD’de Türkiye’den sonra enflasyonun en yüksek olduğu ülke yüzde 10 ile Kolombiya’dır. Yani Türkiye’nin enflasyon oranı OECD’deki en yakın rakibinden 6 kat daha yüksek. Yine gıda enflasyonu son 6 aydır tüm dünyada düşüş yaşarken Türkiye’de yükselişini sürdürüyor.
‘İYİ HABER’ DEDİĞİ ŞEY AMA SAÇMALIK: Türkiye’de düşük gelirli kesim için en değerli kalem olan gıda enflasyonu (yüzde 72), OECD ortalamasının (yüzde 6,7) 11 katına ulaştı. 2 yeni yıla girdik ama hiçbir şey değişmedi. İğneden ipliğe, temel tüketim maddelerinden gıda ürünlerine, akaryakıt ürünlerinden tekel ürünlerine kadar artış yağmuru devam ediyor. Bu koşullar altında 6 aylık enflasyon farkı (yüzde 29,78) artı toplu sözleşme zammı (yüzde 15) ile birlikte 2024 yılı Ocak ayından itibaren maaşlarımıza toplamda yüzde 49,25 oranında zam yapılması büyük bir müjde olarak sunuluyor. Ancak bu iyi haber koca bir yalandır. Çünkü fiyatların enflasyon oranında artması dünyanın her yerinde sıfır artış anlamına geliyor. Gerçek hayat pahalılığının yapay TÜİK rakamlarıyla yarı yarıya düşük gösterildiği Türkiye’de bu, işçilerin cebinden çalmaya devam etmek anlamına geliyor.
CEBİMİZE GELENLERİN YARISI EMEKLİMİZE YANSIMAYACAK: Nitekim bugün aldığımız maaşlar ve elimizdeki maaş bordroları yıllardır devam eden bu soygun düzenini kanıtlıyor. Buna göre eşi ve 2 çocuğu çalışmayan bir kamu çalışanının en düşük maaşı, eş ve çocuk yardımı dahil 32 bin 835 TL’de kalırken, ortalama kamu çalışanı maaşı yine eş ve çocuk yardımı dahil 35 bin TL’de kaldı. Üstelik Temmuz 2023’te kabul edilen ‘yeni maaş rejimi’ ile bu tutarların 12 bin TL’si ‘ek döner ödenek’ olacak, ortalama 5 bin TL’si ise ‘ek ödeme’ adı altında baz maaşa yansıtılmayacak. . Kısacası cebimize gelen maaşın yarısı emekli maaşımıza yansımayacak. Şu anda 7 bin 500 TL olan asgari emekli maaşının ne kadar artacağı henüz belli değil. 6 aylık enflasyonun (yüzde 37,6) artması halinde asgari emekli maaşı 10 bin 320 TL’ye çıkacak. Bu nedenle geçen yıl ek ücretten yararlanamadığı için sefalete sürüklenen milyonlarca emekli, bu rakama bir sosyal yardım payının da eklenmesini bekliyor ancak yüzde 10’luk bir sosyal yardım payı eklense bile asgari emekli maaşı kesilecek. Açlık bitiminde asgari fiyatın 11 bin TL altında olacak.
ÜCRETİN HER 3 AYDA BİR GÜNCELLENMESİ GEREKİR: En önemlisi TÜİK önümüzdeki günlerde sahte enflasyon rakamlarını açıklamaya devam ederken, adaletsiz gelir vergisi dilimleri devam ederken ve TL döviz karşısında değer kaybederken, bugün yapılan artışların 1-2 ay sonra karşılığı olmayacak. Hepimizin maaşları ve fiyatları yoksulluk sınırına yaklaşacak. Yoksullukta ve sefalette eşit olmak istemiyoruz; Hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz. Bunun için öncelikle bugün tüm kamu çalışanlarına verilen brüt 12 bin 147 TL ek ücretin aylık baz katsayıya dahil edilmesini istiyoruz. Ardından eş, çocuk, kira, ulaşım gibi yardım kalemleriyle en düşük kamu çalışanı maaşının bugün 50 bin TL’yi aşan yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz. Bu rakamın yoksulluk sınırındaki artışa göre her 3 ayda bir güncellenmesini, her çeyrekteki büyüme rakamlarının refah payı olarak eklenmesini istiyoruz.
‘REFAH PAYLAŞIMI’ DOLANDIRICILIKLARINA ALDANMAYALIM: En düşük emekli maaşının 16 yıl önceki seviyesine, yani asgari ücretin yüzde 110’una, net 18 bin 700 TL’ye çıkarılmasını istiyoruz. Gelir vergisi birinci dilim oranının yüzde 15’ten yüzde 10’a düşürülmesini, yoksulluk sınırına kadar olan ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini istiyoruz. Tüm kamu çalışanlarına bedava öğle yemeği istiyoruz. İşyerinde yeterli yiyeceği olmayan kamu çalışanlarına aylık 4 bin TL gıda yardımı yapılmasını istiyoruz. Buradan tüm kamu çalışanlarına sesleniyoruz. Yıllardır tekrarlanan ve bizi her geçen gün daha da sefalete sürükleyen bu oyuna bir son verelim. TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına, hükümetin ‘refah payı’ aldatmacalarına kanmayalım. “Yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet sistemine karşı uygun fiyatlar, güvenli işler ve güvenli bir gelecek için omuz omuza duralım.”